isparta-oto-ekspertizisparta-oto-ekspertiz
Müslümanların vahdete ihtiyacı var
TÜRKİYE 0
ISPARTA DÜĞÜN SALONLARIisparta-oto-ekspertiz-raporuISPARTA-TENTE-BRANDA

Mustafa İslâmoğlu, son günlerde Kobani bahanesiyle yaşanan şiddet ve terör olaylarına değinerek, “Müslümanlara yapılan saldırıların ardında karanlık eller var. Bu algı operasyonları karşısında birlikte durmak gerek. Müminlerin her zamankinden daha çok vahdete ihtiyacı var.” dedi.

Akabe Mescidi’nde irad ettiği Cuma hutbesinde, geçtiğimiz hafta Van’da şehit edilen Muhammed Latif Şener’e Allah’tan rahmet dileyen Mustafa İslâmoğlu şunları dile getirdi: “Bu değerli kardeşimiz 64-65 yaşında. Tek kurşunla ensesinden, hedef gözetilerek öldürülüyor. Ama bu insanın herhangi bir siyasi hiziple alakası yok. Herkesçe sevilen samimi bir Müslüman. Evlatlarını Kur’an hizmetine vermiş, kendi de Kur’an halkalarında olan bir insan. Peki ‘neden bu insan hedef alınıyor’ diye sorulduğunda şuna dikkat çekmek isterim: Bu ülkede kendi halindeki insanları tedirgin etmek kime yarar, kimin işine gelir diye sormak lazım.”

“TETİĞİ ÇEKTİREN ELLER KİMİN?”

Son günlerde Kobani’de yaşanan olaylara paralel olarak özellikle Doğu’da yaşanan gelişmelere değinen İslâmoğlu konuşmasını şöyle sürdürdü:

“Savaşan taraflar belli, çatışan taraflar belli. Ama çatışan taraflardan olmayanlar hedef yapılmaya başlandıysa, artık ‘birileri karanlık işler yapıyor’ demektir. Birileri bu ülkede güvenliğin, emniyetin kalmadığını, sıradan insanın dahi kendisini güvende hissetmediği mesajını veriyor. Peki bu memleketi yangın yerine çevirmek kime yarar? İşte bunun için ‘karanlık eller, karanlık emeller’ diyorum. Bununla tetiği çeken eli kastetmiyorum, tetiği çeken el de tetiktir, o eli kullanan, arkadaki karanlık zihni kastediyorum. Bazen olur ki, silah birinin eline verilir, eline silah verilenin kendisi de bir başkasının elindeki silah olur. Kuklayı kuklacı sanma gafletine düşersiniz ve öyle yorumlarınız yanlış olur, eksik olur. Böylece sonuçlara ulaşırsanız yanlış tedaviye gidersiniz. Tabii ki, tedavi edemezsiniz, sorunu çözemezsiniz. Bu anlamda bu ülke özellikle hedef seçiliyor, onu görüyorum.”

“İSLAM BU TOPRAKLARIN MAYASIDIR”

 Bu toprakların 1000 değil 1400 yıllık bir İslam mayasına sahip olduğunun altını çizen İslâmoğlu şu hususlara vurgu yaptı:

“Bu toprakların köprü özelliği var ve birileri ciddi manada köprü olduğunu keşfetmiş durumda. Ama bu köprüde yaşayanların bir kısmı köprü özelliğini hâlâ fark etmiş değil, burayı sıradan bir coğrafya zannediyor. Oysa bir çok kültürün karşılaştığı bir coğrafyada yaşıyoruz. Bu bir zenginliktir. Ama görüyoruz ki, egemen güçler köprüleri hedef alıyor. Bu köprünün üzerinde yaşayanları, bu farklılığa, bu çeşitliliğe düşman etmek istiyorlar. Çok ciddi istihbarat oyunları oynanıyor. İşte ‘karanlık emeller’ dediğim nokta bu. Yoksa tetiği çekenin biliniyor olması o işin aydınlık olduğu anlamına gelmiyor. O yüzden, ortak akla her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. Müminler ferasetli olmalılar.”

“MÜSLÜMAN, TERÖR VE ŞİDDETİN EKMEĞİNİ YİYEMEZ!”

Egemen güçlerin ve tetikçilerinin daha rahat at koşturmalarına zemin hazırlayan uydurulmuş din militanlarının da her türlü asabiyeti körüklediğine dikkat çeken İslâmoğlu, Müslümanın terör ve şiddetin karşısındaki duruşunu da şöyle açıkladı:

“Peki terör ve şiddetin ekmeğini kim yer? Terör ve şiddetin ekmeğini herkes yer, ama müslümanlar yemez, çünkü zulüm ekmeği haram ekmektir. Neden? Çünkü terör ve şiddet bulaştığı zaman orada çizgiler, sınırlar kalmıyor, hak hukuk çiğneniyor! Allah’ın 'birbirinizin hukukuna geçmeyin' emri çiğnenmiş oluyor. Orada toprağın, suyun, havanın, insanın, hayvanın, yerin, göğün hakkı çiğneniyor. Terör ve şiddet başladığında gören göz kör oluyor, işleyen kulak sağır oluyor. Akıl susuyor, başka şeyler konuşuyor. Feraset iptal oluyor, vicdan devre dışı kalıyor ve irade işlemiyor. Onun için biz terör ve şiddetin ekmeğini yiyemeyiz, onun için biz sözün gücüne inanırız, gücün sözüne değil. Terör ve şiddetin ekmeğini biz yemeyiz, ama uluslararası büyük güçler yerler, bölgedeki şeytani emelleri olan güçler yerler, zalim odaklar yerler. Bu ülkenin içinde şeytanların tutsağı olmuş bir takım cahili zihniyeti oynayan odaklar yerler, ama biz müslümanlar yiyemeyiz.”

Çatışmaya kilitlenenlerin çözüm üretemeyeceklerinin altını çizen İslâmoğlu, bir halkın iradesini gasbedip, bunun üzerinden çözüm süreci edebiyatı devşiren bazı kesimlerin yaptıklarını da şöyle analiz etti:

“Konuşmanın yararına inanmadığınızda konuşamıyorsunuz, ne yapıyorsunuz, vuruyorsunuz, çatışıyorsunuz, ama konuşmuyorsunuz. Konuşmadığınızda ne oluyor, birbirinizi anlamıyorsunuz, o zaman düşmanlık başlıyor, varsa çoğalıyor. Basit ihtilaflar nefrete, nefret tefrikaya dönüşüyor.”

“ZULME UĞRADIKLARINDA KARŞI KOYARLAR”

Müslümanların artık algı operasyonlarına karşı uyanık ve dikkatli olmaları gerektiğini hatırlatan İslâmoğlu, süreci şöyle değerlendirdi:

“Bu memlekette en temelde yapılan tüm operasyonlar tek kapıya çıkıyor: algı operasyonu. Ne yapılırsa yapılsın doğuda batıda, kuzeyde güneyde, terör ve şiddet üzerinden, gösteri üzerinden, hak ve hukuk üzerinden, ne yapılıyor olursa olsun tümünde bir odak var; algı operasyonu. Bu kavramın eski karşılığı ‘tasavvur’, yeni karşılığı ‘algı’dır. Tasavvurumuzu, algımızı yönetmek istiyor birileri. Algımızı biri eline geçirdiği zaman başkentimizi ele geçirmiş demektir. Artık el, ayak, dil, dudak, göz, kulak o merkeze çalışır. O merkez ne düşünüyorsa el, ayak, dil, dudak, göz, kulak onu yapar. Biz bu algı operasyonlarına karşı Kur’an ile, vahiy ile durmalıyız, çünkü bizim tasavvurumuzu Kur’an inşa ediyor, algımıza ancak vahiy operasyon yapabilir.”

Bugün Müslümanların her zamankinden daha çok VAHDETE ihtiyacı olduğuna dikkat çeken İslâmoğlu sözlerini şöyle tamamladı:

“Müslümanlar kendilerine yönelik bir saldırı olduğunda, sen şusun, sen busun demeyi bir tarafa bırakıp kenetlenmek zorundadırlar. Eğer saldırı müslümanların imanınaysa, imanından dolayıysa, o saldırılan yerde ‘ben müslümanım’ diyen herkes hiza tutmalıdır. Bugün birlik zarureti her zamankinden daha fazladır. Kur’an, ‘müminler kardeştir’ diyor. Vahiy, 'onlar birbirine kurşunla berkitilmiş bir duvar gibidir' diyor. İşte müminler birbirine böyle kenetlenmek zorundadırlar. Kardeşlik budur.”

Hutbenin tamamı için:

Kaynak: Haber7

Yorumlar0
Onay Bekleyenler0
Dikkat! Yazılan yorumlar hiçbir şekilde sitenin görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.