Türk Eğitim-Sen'in yaptığı açıklamada, "Bilindiği gibi 20 Şubat 2015 Cuma günü Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde çıkan olaylarda Fırat Yılmaz Çakıroğlu kardeşimiz terör örgütü yandaşlarınca bıçaklanmak suretiyle hayatını kaybetmiştir. Gencecik bir kardeşimizin hayatını kaybetmiş olması sebebiyle büyük üzüntü duymaktayız. Genç kardeşimize Yüce Allah’tan rahmet, ailesine ve yakınlarına başsağlığı dileriz.
Ülkemizin her alanda zor bir süreçten geçtiği bu günlerde toplumsal gerilim üniversitelere de yansımakta ve üniversitelerin bilim yuvası olma özelliği arka planda kalarak bölücü terör örgütünün yuvası haline getirilmeye çalışılmaktadır. Bizler üniversitelerin akademik ve idari çalışanları olarak 12 Eylül 1980 öncesi dönemlerdeki gibi üniversitelerin terör örgütlerinin yuvası haline getirilmesi ve ülkemizin anarşik ortama sürüklenmemesi için bu basın açıklamasını yapma ihtiyacını hissettik. Geçmişten ders alarak geleceği şekillendirmek arzusuyla; öğrencilerimizin özgür, bilimsel, çağdaş, milli ve manevi değerlerine bağlı, Cumhuriyetin kuruluş felsefine ve temel hedeflerine sadık, ülkemizi çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine taşıyacak, bilimsel alt yapısı ve rekabet gücü yüksek nesiller yetiştirmeye çalışırken yarınların ümidi olan gencecik fidanların göz göre göre devrilmesinden ızdırap duymaktayız.
Ege Üniversitesi yönetimi başta olmak üzere bazı üniversitelerde yasa dışı örgütlenmelere göz yumularak üniversite öğrencilerin eğitim hakkından yoksun bırakıldığı ve terör olayları karşısında aciz kaldıkları görünmektedir. Bunun yansıması da Cuma günü meydana gelen olaylardır. İnancımız şudur ki gerek Ege Üniversitesi yönetimi gerekse emniyet kuvvetleri yasaların kendilerine verdiği yetkiyi kullansalar ve bu terörist eylemelere karşı hoş görü sınırının da ötesinde basiretsizlik göstermeselerdi bu üzücü olaylar meydana gelmeyecekti.
Bizler Türk Eğitim-Sen üniversite yönetimi olarak bu tür üzücü olayların meydana gelmemesi için ve üniversitelerde bölücü yuvalanmanın öğrenim özgürlüğünü sabote etmemesi için kanunlar çerçevesinde mücadele edip bundan önce olduğu gibi bundan sonra da bu işin takipçisi olacağız. Bizler Bilim öğrenmek için üniversitelere gelen öğrencilerimizi ailelerinin ve Türk milletinin bize birer emaneti olarak görüyoruz. Öğrencilerimizin de bu tür tahrik ve provokasyonlara karşı sağduyulu davranarak eğitime odaklanmalarını istiyoruz. Bizim üniversitemizde bu tür olayların olmaması memnuniyet verici olmakla birlikte böyle üzücü olayların gelecekte yaşanmaması için yetkililerin de her türlü tedbiri almalarını ve bizim dile getirdiğimiz gibi öğrencilerimize Türk milletinin emaneti hassasiyeti ile davranmalarını bekliyor ve takip ediyoruz. Bu tür üzücü olayların bir daha tekerrür etmemesi için üniversitelerin asli fonksiyonuna dönerek bilimsel çalışmaların yapıldığı, gençliğin kendisini geliştirip toplumun kendilerinden beklediği seviyeye ulaşabilmelerine imkân tanındığı bilim yuvaları hüviyetine kavuşmasını talep ediyor, gençlerimizi sağduyuya, yetkilileri göreve davet ediyoruz." bunları dile getirdi.
Ülkemizin her alanda zor bir süreçten geçtiği bu günlerde toplumsal gerilim üniversitelere de yansımakta ve üniversitelerin bilim yuvası olma özelliği arka planda kalarak bölücü terör örgütünün yuvası haline getirilmeye çalışılmaktadır. Bizler üniversitelerin akademik ve idari çalışanları olarak 12 Eylül 1980 öncesi dönemlerdeki gibi üniversitelerin terör örgütlerinin yuvası haline getirilmesi ve ülkemizin anarşik ortama sürüklenmemesi için bu basın açıklamasını yapma ihtiyacını hissettik. Geçmişten ders alarak geleceği şekillendirmek arzusuyla; öğrencilerimizin özgür, bilimsel, çağdaş, milli ve manevi değerlerine bağlı, Cumhuriyetin kuruluş felsefine ve temel hedeflerine sadık, ülkemizi çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine taşıyacak, bilimsel alt yapısı ve rekabet gücü yüksek nesiller yetiştirmeye çalışırken yarınların ümidi olan gencecik fidanların göz göre göre devrilmesinden ızdırap duymaktayız.
Ege Üniversitesi yönetimi başta olmak üzere bazı üniversitelerde yasa dışı örgütlenmelere göz yumularak üniversite öğrencilerin eğitim hakkından yoksun bırakıldığı ve terör olayları karşısında aciz kaldıkları görünmektedir. Bunun yansıması da Cuma günü meydana gelen olaylardır. İnancımız şudur ki gerek Ege Üniversitesi yönetimi gerekse emniyet kuvvetleri yasaların kendilerine verdiği yetkiyi kullansalar ve bu terörist eylemelere karşı hoş görü sınırının da ötesinde basiretsizlik göstermeselerdi bu üzücü olaylar meydana gelmeyecekti.
Bizler Türk Eğitim-Sen üniversite yönetimi olarak bu tür üzücü olayların meydana gelmemesi için ve üniversitelerde bölücü yuvalanmanın öğrenim özgürlüğünü sabote etmemesi için kanunlar çerçevesinde mücadele edip bundan önce olduğu gibi bundan sonra da bu işin takipçisi olacağız. Bizler Bilim öğrenmek için üniversitelere gelen öğrencilerimizi ailelerinin ve Türk milletinin bize birer emaneti olarak görüyoruz. Öğrencilerimizin de bu tür tahrik ve provokasyonlara karşı sağduyulu davranarak eğitime odaklanmalarını istiyoruz. Bizim üniversitemizde bu tür olayların olmaması memnuniyet verici olmakla birlikte böyle üzücü olayların gelecekte yaşanmaması için yetkililerin de her türlü tedbiri almalarını ve bizim dile getirdiğimiz gibi öğrencilerimize Türk milletinin emaneti hassasiyeti ile davranmalarını bekliyor ve takip ediyoruz. Bu tür üzücü olayların bir daha tekerrür etmemesi için üniversitelerin asli fonksiyonuna dönerek bilimsel çalışmaların yapıldığı, gençliğin kendisini geliştirip toplumun kendilerinden beklediği seviyeye ulaşabilmelerine imkân tanındığı bilim yuvaları hüviyetine kavuşmasını talep ediyor, gençlerimizi sağduyuya, yetkilileri göreve davet ediyoruz." bunları dile getirdi.
