Süleyman Demirel Üniversitesi Araştırma Uygulama Hastanesi tarafından düzenlenen alanında uzman hekimlerin katılımcılarla buluştuğu ‘Halk Günleri’nin bu ayki konusu “Haydi Büyükler Aşıya” sloganıyla Erişkinlerde Bağışıklama oldu.
Süleyman Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Füsun Zeynep Akçam ve Doç. Dr. Onur Kaya’nın konuşmacı olarak yer aldığı toplantıda tetanoz ve grip aşıları özelinde erişkinlerde bağışıklama konusu işlendi.
Programda Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Füsun Zeynep Akçam, “Neden erişkinler aşılanmalı?” sorusuyla başladığı konuşmasında, aşılanmanın, aşılanan bireyin hastalıklardan ve onların yol açtığı sakatlık ve ölümden koruması gibi kişisel yararları yanında toplumsal yararlarının da olduğunu ifade etti. Prof. Dr. Akçam “Bağışıklanma oranlarının yüksek olduğu toplumlarda, aşı uygulanma yaşından küçük olan bebek ve çocuklar, yeterli immun yanıt oluşturamayan immun yetmezlikliler, yaşlılar, aşı kontrendikasyonu olduğu için aşı yapılamayan bireyler ve de aşı yapılmış ancak bağışıklık düzeyi azalmış bireyler de korunmuş olurlar. Olması arzulanan bu dolaylı etki, toplumsal bağışıklık olarak adlandırılır” dedi.
Tetanoz aşısı
Prof. Dr. Akçam, halk arasında kazıklı humma olarak da bilinen tetanoz hastalığının, genellikle vücudun her yerinde meydana gelen ağrılı kas gerilmelerine neden olduğunu, özellikle baş ve boyundaki kasların kasılı kalmasına neden olabileceğini ifade ederek, “Böylece ağzınızı açamaz, yutamaz bazen nefes bile alamazsınız. Tetanoz, en iyi tıbbi bakım sağlandığında bile enfekte olan her 10 kişiden yaklaşık 1'ini öldürür. Çocukluk çağında yapılmış olan tetanoz aşılarının erişkinlikte koruyuculuğu kalmadığından, ve de yaralanma olmaksızın da hastalık gelişebileceğinden dolayı yetişkinlerin bu hastalıktan korumak için düzenli olarak rapel dozlarını yaptırmaları gerekmektedir” dedi.
Çocukluk çağında tetanoz aşısı yapılmamış ya da tamamlanmamış olan erişkinlerin bir ay ara ile iki doz, ikinci dozdan altı ay sonra üçüncüsü olmak kaydıyla toplam üç doz aşılanmaları gerekmektedir. İster çocukluk çağında yapılmış isterse sonradan tamamlanmış olsun tetanoza karşı bağışıklığın ömür boyu sürmediğine ve her on yılda bir rapel denilen hatırlatıcı dozların uygulanması gerektiğine dikkat çeken Akçam, “ciddi ve kirli bir yaralanma veya yanık durumlarında hatırlatma dozunun daha erken olarak, beş yılda bir yapılabileceğini belirtti. Ülkemizdeki mevcut erişkin tetanoz aşısının tetanoz ve difteri toksoidlerini içeren “Td” aşısı olduğunu, bu aşı sonrası gelişen yan etkilerin genellikle aşı yapılan bölgede görüldüğünü ve hafif ağrı, kızarıklık ve şişlikle sınırlı olup kendiliğinden bir-iki günde gerilediğini belirtti. Sıklıkla bilinenin aksine, çok yüksek olmayan ateş, hafif şikayetlerle seyreden solunum yolu hastalıkları ya da ishal gibi durumların, bir hastalığın kuluçka ya da nekakahat döneminde olmanın, süt emziriyor olmanın ve aşı içeriğinde olmayan maddelere karşı allerji hikayesinin aşı yapılmasına engel teşkil etmediğine de dikkat çeken Akçam, sonuç olarak, erişkin aşıları konusunda farkındalığın artırılması ve düzenli kayıtları tutulması gerektiğinin önemle altını çizdi.
Grip aşısı
Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Onur Kaya ise grip hastalığının özelliklerini ve gribe karşı aşılanmanın önemini anlattı. Grip hastalığının sıklıkla diğer solunum yolu viral hastalıkları ile karıştırıldığına dikkat çekti. Doç. Dr. Kaya “Grip hastalığı, burun akıntısı/tıkanıklığı, ses kısıklığı, gözlerde yaşarma bazen öksürükle seyreden çoğu solunum yolu diğer viral hastalıklarından farklı olarak belirgin yüksek ateş, yaygın vücut ağrısı, baş ağrısı, halsizlik, bazen de kusma ve ishalle seyredebilir, solunum yolu semptomlarının önüne geçen eklem ve kas ağrıları mevcuttur. Grip sonrası, zatürre, orta kulak iltihabı, sinüzit, KOAH atakları, kalp zarı iltihabı, felç, beyin zarları iltihabı, iskelet kası iltihaplanması, gebelikte düşük doğum ağırlığı, prematurite gibi komplikasyonlar da daha sıktır” dedi. Grip hastalığının medyatik olduğunun altını çizen Kaya, “Kuş gribi, domuz gribi derken son günlerde ‘gergedan gribi’ adı altında bir grip çeşidi daha telaffuz edilmeye başlandı. Gergedan gribi diye bir şey yoktur” diye ekledi.
Konuşmasında, aşı sonrası istenmeyen etkilerin, hastalığın komplikasyonlarından çok daha az olduğunu, aktaran Doç. Dr. Kaya, aşı uygulamasının her yılın Ekim-Kasım aylarında önerildiğini ancak, Aralık-Ocak-Şubat aylarında da yapılabileceğini, 6 ay-8 yaş arası çocuklarda 1 ay ara ile 2 doz, erişkinlerde ise tek doz olarak uygulandığını belirtti. Kaya, konuşmasında, hastalık sonrası komplikasyon riski yüksek olanları anlatarak, “Gebeler, 6-59 ay arası çocuklar ile 65 yaş üstü yetişkinler, kronik hastalığı olanlar, (astım dahil kronik akciğer hastalığı, diyabet, metabolik hastalıklar, kalp hastalığı, kronik karaciğer, kronik böbrek hastalığı, nörolojik hastalıklar), bağışıklığı baskılanmış hastalar, 6 ay-18 yaş arasında olup uzun süreli aspirin tedavisi kullananlar, obez kişiler (yetişkinde vücut kitle indeksi ≥40 olanlar) in mutlaka her yıl aşılanmaları gerektiğine dikkat çekti. Ayrıca komplikasyon riski yüksek olanlarla aynı evde yaşayan veya bakım verenlere de aşının ısrarla önerildiğini vurguladı. Aşının koruyuculuğu hakkında da bilgiler veren Kaya, “Yüzde yüz korumasa da kesinlikle hastalığın ağır geçirilmesini engelliyor, zatürre görülme sıklığını azaltıyor, diğer komplikasyonların görülme sıklığını azaltıyor” dedi.
Konuşmaların ardından katılımcıların soruları yanıtlandı.