isparta-iyas-marketisparta-oto-ekspertiz
Isparta Haber: Fevzi Özdemir'den Ömer bin Abdülaziz yazısı
TÜRKİYE 0
ISPARTA DÜĞÜN SALONLARIisparta-oto-ekspertiz-raporuISPARTA-TENTE-BRANDA
Ömer bin Abdülaziz hilâfetin mülke dönüştüğü, iktidar hırsının nefisleri alev alev tutuşturduğu bir dönemde genç yaşında halife oldu. Kader onu insanın yüklenebileceği en ağır sorumlulukla karşı karşıya bırakarak imtihan ediyordu. Onun farklılığı, daha vazifeye başlar başlamaz kendini göstermişti. Halife seçildiğinde kendisine saltanat atı getirilince, ona binmeyip kendi katırını istedi ve saraya öylece gitti. Ayağının altına serilen halılarda yürümeyerek onları kaldırttı. Saraya gelince de tahta oturmayarak, bir minder üzerine bağdaş kurdu. Ve ilk hitabesinde şöyle seslendi: “Hiç kimse bana körü körüne itaat etmeyecek!
Ben sizin en hayırlınız değil, sadece sizden biriyim. Alışılmayan söylemler, kısaca böyle de bir karakter sergileyince tabi ki çevresinde örnek, cömert ve faziletli bir insan olarak sevilip sayılıyordu.
Nasıl bir yönetici olunacağını daha Haremeyn’e vali olarak atandığı zaman göstermişti. Bu görev için Medine’ye ilk vardığında şehrin âlimlerinden on kişilik bir heyet oluşturarak onlara şöyle seslendi:
“Ben Haremeyn’in valiliğine değil, hizmetçiliğine tayin olundum. Şunu kesin olarak biliniz ki, adaletten zerre kadar ayrılmamak biricik vazifem olacak. Zorbalık yapanı ve zorbalığa sebep olanı, yolsuzluk yapanı ve doğru yoldan ayrılanı bana haber vermeyenin vebali kendine aittir. Sizi , bana Müslümanların işlerini yapmamda yardımcı olmanız ve istişare etmek için topladım.
Olur ki kendi kişisel görüşümle aldığım kararlarda yanılabilirim. Böyle durumlarda beni uyarmanızı, ayrıca , memurlarımın ahaliye iyi hizmet etmeleri için onları teftiş ederek bana yardımcı olmanızı istiyorum.”
Hz Ömer’in adaletini anlatılanlardan ötürü iyi biliriz. O günlerden bu günlere baktığımız zaman nelerin değiştiğini de iyi biliriz. O zamandan bu zamana dünyevi hayatta yetki sahibi olan, yetki nasip edilen, yetki nasip olunan idareciler vardı. İsimlerini, lakaplarını sayacak olursak sahifeler almaz belki de. Bazılarının yaptıklarını anlatmak için sahifeler yetmediği gibi, bazılarının esamesi bile okunmaz. Ama ortak bir noktaları vardır. Bu dünyevi hayat hiç birine kalmamıştır.
İdarecilere yetkiler ve yetkililer yani görevler ve görevliler verilmiştir. Kimi bunları iyi kullanmış, kimi idare etmiş, kimi uygulamış, kimi uygulamamış, kimi baştan savmış, kimi kılı kırk yarmış, kimi inceldiği yerden kopsun demiş, kimi beklememiş koparmış vs.
Aslında kabirlerde, kendini bilen, ahireti bilen, elbet bir gün öleceğini bilen mevtalar olduğu gibi, kendini vazgeçilmez sanan mevtalar da mevcuttur. Kısaca, ardından yaptıkların, hizmetlerin, eylemlerin, iyiliklerin, kötülüklerin, konuşulur, konuşulacak da. Geriye kalan budur. Yaptıklarını anlatmak için ister sahifeler yetmesin, ister adın bilinmesin. Neticede faniyiz. Bu bilinci iyi bellemek gerek. En önemlisi bu sanırım. Yunus’un dediği gibi: “Mal da yalan, mülk de yalan, var biraz da sen oyalan. ” Yetki bende diye, bulunmaz Hint kumaşı edalarıyla ne oldum değil, ne olacağım düsturu ile yaşamak, bu bilinçle görev almak lazım.
Hz. Ömer kendi ehil bir idareci olduğu gibi, yetkilendirdiği idarecilerinin fikirlerine de önem vermiştir. Hatta onları her emrimi sorgulamadan yapmıyorlar, araştırıyorlar diye baş tacı etmiştir. Kendisine yetki verildiğinde inisiyatif kullanarak, insanoğlunun heves ve hevalarını kırmadan idareci olmak da ayrı bir fazilettir. Bu yolda özen gösterenlere de müjdeler olsun. Onlar da ne güzel bir ahlaka sahiptirler!
Kanunlar, nizamlar vardır. Sorgulanamazlar. Hiç bir kimse de sorgulayamaz zaten. İtiraz da edemez. Kanunların yerine getirilmesi için, uygulayıcılar tayin edilir. Neden? Çünkü kanunları hakkıyla uygulasınlar diye.
Bir de hassasiyetler vardır. Hatırlar, gönüller, kanunsuz olmayan, idare edilebilir istekler yani. İşte tam burada idarecinin vazifesi başlar, uygulayıcı, idareci inisiyatifini koyar ve koymalıdır da. İdareci bazı konular karşısında bir çıkış yolunu aramadan mütemadiyen genelgeyi dayatırsa olmaz. Mütemadiyen yasayı dayatırsa olmaz. Mütemadiyen kuralların arkasına sığınarak, olabilirliği yüksek, kamu yararına hizmet eden bir projede yardımcı olmazsa olmaz. Kanun koyucu sizi ne için görevlendirmiştir? Gerektiğinde vatandaş için inisiyatif kullanasın, yardımcı olasın diye. Değilse idareci olmanın anlamı ne ola ki? Herhangi bir konuda vatandaşa, kanuna rağmen yardımcı olunması gerekebilir. Hukuk, Kanuna rağmen belki yapılması gereken bir husus çıkabilir diye yetkili zorlanmasın diye "deruhteyi mesuliyet" (bir defaya mahsus) diye bir kavramı bile kabul etmiştir.
Dünya hayatında mal ve servetin her şeyi çözdüğünü sananlar ile bugün yetkili olan idareciler, yarın yetkisiz bir şekilde hayata döneceklerdir. İnsanoğlu hayatı boyunca evden çıkar, sonra tekrar döner, ama bir gün çıkar bir daha da dönmez. Hayatında kimseye zulmetmemeye, kimseden nefret etmemeye, kimseyi yaralamamaya, kimseden kendini üstün görmemeye özen gösterenlere müjdeler olsun, onlar ne güzel bir ahlaka sahiptirler? Hepimiz gidiciyiz.
Unutmayın Unutturmayın....

Fevzi Özdemir

Bir 1 kişi ve iç mekan görseli olabilir
 
Yorumlar0
Onay Bekleyenler0
Dikkat! Yazılan yorumlar hiçbir şekilde sitenin görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.