4 MİLYON MARK, GERİ GÖNDERİLDİ... AKDENİZ'DEN ÇARPICI DOSYA
ISPARTA- ANTALYA DEMİRYOLU İNŞAATI BİLE BAŞLAMIŞTI
Almanya, Demiryolu için 600 Bin Mark göndermişti
Almanya Hükümeti Isparta- Antalya arasında Demiryolu Hattı döşeyecekti. Başlangıç için de Isparta’ya 600 Bin Mark göndermişti. Çalışmalar Atabey Hattı’nda başlamıştı. Ancak, (‘- Antika arıyor’) iddiası projeyi yok etti; ödenek geri gönderildi.
GEMİLERİ YAKTIM
Dönemin Belediye Başkanı Fuat Uyar, Cumhuriyet Savcısı karşısına çıkarılma hadisesini şöyle anlattı: “Projeyi Almanya Hükümeti onaylamıştı. Para da Isparta’nın kullanımına tahsis edilmişti. Türkiye tarafı da; Ulaştırma Bakanlığı (‘- Peki’) demişti. Ama (‘- Antika arıyor; bulup kaçacak’) iftirası bana yıkım oldu.
O PROJEYİ BULUN
Bu noktada Isparta’nın Müteşebbislerine; geleceği tasarlayanlara şunu söyleyebilirim: (‘- 1951’de Dereboğazı Yolu Gerçekleştirme Derneği’nin o projesini bulun. Türkiye tarafı o projeyi onaylamıştı. Revize edin. Isparta- Antalya arasında Demiryolu Projesi’ni Yatırım Programı’na aldırın.”
MÜTEŞEBBİSLERE ÇAĞRI: 1968- 1977 Dönemi Belediye Başkanı Makine Mühendisi Fuat Uyar: (‘- Almanya’nın, ‘Isparta- Antalya arasında Demiryolu bağlantısı kurulur’ dediği ve Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı’nın da ‘Uygun’ şeklinde görüş bildirdiği 1951 Dönemi Dereboğazı Yolu Gerçekleştirme Derneği’nin projesini bulun. Revize edin. Isparta- Antalya arasında Yük Taşımacılığı’nı da içeren o projeyi hayata geçirtin.
Almanya Hükümeti
Isparta- Antalya arasında
Demiryolu yatırımı için
600 Bin Mark göndermişti
1968- 1977 Dönemi Belediye Başkanı Fuat Uyar, Almanya Hükümeti’nin başlangıç aşaması için 600 Bin Mark ödenek gönderdiği; inşasına dâhi başlanan Isparta- Antalya Demiryolu Hattı Projesi’nin nasıl yok edildiğini anlattı:
İŞTE ONAYLANAN PROJE
“Dereboğazı Yolu Gerçekleştirme Derneği’nin 1951’de çizdiği projeyi ilk önce Ulaştırma Bakanlığı’na gösterdim. (‘- Uygun’) yanıtı aldık. Ondan sonra Almanya’ya götürdük. Başlangıç aşamasında Isparta Belediyesi’nin kullanımına 600 Bin Mark tahsis edildi. Sondaj çalışmalarına da Atabey sınırları içerisinden başladık.
İŞTE GEMİLERİN YAKILDIĞI AN
(‘- Antika arıyor’) dediler. Şikâyet ettiler. Ben Belediye Başkanı’yım. Cumhuriyet Savcısı, ifademe başvurmak üzere beni Adliye’ye davet etti. Kırıldım. Yıkıldım. Cumhuriyet Savcısı’na işin aslını; tüm süreçleri anlattım. Ama o an projeden vazgeçtik. Almanya Hükümeti’ne de ödeneği iade ettik.
DEMİRYOLU PROJESİ
İŞTE BÖYLE BİTTİ
“1968- 1977 Dönemi’nde Isparta- Antalya arasında Demiryolu Projesi için ben bazı çalışmalar yaptım.
Benim Almanya’da dostlarım, arkadaşlarım vardı.
Dediler ki; (‘- Münih’te Metro yapılıyor. Metro inşası sürecinde çıkan toprakları Almanya, ülke dışına gönderiyor. Bu toprakları sizin oraya göndersek; olabilir mi?’)
Ben düşündüm.
Atabey’den Isparta’ya devamlı inşaat için malzeme geliyor. Orada büyük miktarda boşluklar da oluyor. O boşluklara biz toprakları koyabilir miyiz?
ALMANYA 5 MİLYON MARK
DEĞERİNDE PROJE YAPACAKTI
Bunu Almanya ile paylaştık.
(‘- Yok, öyle olmaz’) dediler.
Bir sistem yapılmasını önerdiler.
O sistem için de 5 Milyon Mark gerekiyordu. Almanya, bu kaynağı temin edecekti.
Yalnız teknik açıdan bir sondaj yapılması gerekiyordu. Sert bir zemin aranıyordu ki, ne şekilde hareket edebileceğimizi realize edelim.
Sondaj için Atabey Belediye Başkanı ile görüştüm; (‘- Olur Ağabey’) dedi.
Onun üzerine ben de Almanya’ya (‘- tamam’) dedim.
İlk planda Almanya Hükümeti, Isparta Belediye Başkanlığı hesabına 600 Bin Mark gönderdi.
Ben de bir sondajcı ile anlaştım. Sondaj yapmaya başladık. Fakat orada Cumhuriyet Savcılığı’na şikâyette bulunmuşlar. İşte, (‘- bunlar sondaj yapmıyor. Bu sondajlarla Antika arıyorlar. Antikaları alıp kaçıracaklar. Memleket büyük zarara uğrayacak’) diye şikâyet etmişler.
Cumhuriyet Savcısı beni çağırdı. İfademe başvurdu. Ben de ifademde anlattım hadiseyi.
Ben Almanya Hükümeti’ne bir şart sürmüştüm. Toprağı getirip buraya koyacağız, ama şartım var:
(‘- Gemi ile toprağı Almanya’dan Antalya Limanı’na getireceksiniz. Oradan da Isparta’ya demiryolu döşemeniz lazım. Ancak o şekilde gelir.’)
(‘- Tamam’) dediler, kabul ettiler.
Burada bizim Dereboğazı Yolu ekibi vardı.
Hem kara hem de demiryolu için proje yapmıştı.
Dereboğazı Yolu Gerçekleştirme Derneği’nin yaptığı Demiryolu Projesi’ni Almanya Hükümeti’ne gönderdim.
Projeyi incelediler, (‘- Tamam, biz bunu yaparız. Büyük bir mesele değil.’)
(‘- Peki’) dedik.
Yalnız Atabey’deki az önce anlattığım hadiseden dolayı ben o işi o anda kestim.
ISPARTA’NIN GELECEĞİNİ
TASARLAYANLAR
O PROJEYE EL ATMALIDIR
Gelelim bugüne
Büyük bir hata var.
Dereboğazı Yolu Gerçekleştirme Derneği’nde Isparta- Antalya Demiryolu Projesi olması lazım.
O proje alınmalı
O proje ile bir çalışma yapılmalı
Burdur’dan geçecek demiryolundan daha uygun bizim coğrafya…
Yalnız 2 tane tünel açılması lazım
Karayolunda da 2 tane tünel var. O tüneli biliyorsunuz bizim Ispartalılar açtılar.
Almanya’nın (‘- zor değil, Isparta- Antalya arasında demiryolu ağı kurulur’) dediği projeyi ben Türkiye Cumhuriyeti Ulaştırma Bakanlığı’na da elden götürmüştüm. Mühendisler incelemişti. (‘- Tamam, olur’) demişlerdi.
Bana göre o eski projeyi bulmalıyız
Realize etmeliyiz.
Bana göre Isparta’daki müteşebbislerin yapması gereken iş budur.”
TERMAL ENERJİ VAR: Fuat Uyar: Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı’nda (TPAO) 2 yıl Yönetim Kurulu Üyesi olarak görev yaptım. Gölcük’te Termal Kaynak olduğuna inanıyorum. Bir Belediye Başkanı çalışma da yapmıştı biliyorsunuz. Ama sonuca ulaştıramadı.
ISPARTA’DA PETROL VAR
1993- 1995 yılları arasında Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı (TPAO) Yönetim Kurulu Üyesi olarak da görev yapan Makine Mühendisi Fuat Uyar, Yakın Tarihi aydınlatmaya şöyle devam etti:
“(‘- Bizim bu bölgede petrol nerede olabilir?’) şeklinde bir de çalışma yaptırdım.
Aslında çok iyi bir çalışmaya ihtiyaç var. Bizim burada petrol olabilir
Benden sonraki bir Belediye Başkanı’nın yapmak istediği bir Termal çalışma vardı.
TERMAL KAYNAK ARARKEN
BANA HİÇ SORMADILAR
Gölcük tarafında…
Buraya çağırdığı kişiler bilmediği için yol alınamadı.
Bu çalışmayı başlatan Belediye Başkanı eğer bana sormuş olsaydı, yol alırdı.
Zira ben TPAO’da Yönetim Kurulu Üyeliği yaptım. Ve tüm bilgilere vakıfım
Ama sormuyorlar…
Herkes çok iyi bildiği(!) için gerek görmüyor…
O işte yarım kaldı.
İŞTE HALI SARAYI HİKÂYESİ
Kunduracılar ve Tuhafiyeciler Sitesi, Kültür Sineması, Otogar, Belediye, Halı Sarayı, Huzurevi, Soğuk Hava Deposu, İtfaiye Teşkilatı, Temizlik ve Ulaşım Filosu, Asfalt Şantiyesi, Gecekondu Önleme Bölgeleri kuran; Isparta’nın İmarı’nın yüzde 85’lik dilimini tamamlayan Fuat Uyar, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Adnan Menderes ve Demirel Bulvarı’nı açtı. Uyar, o yılları şöyle anlatıyor:
“1973 yılında Yerel Yönetim Seçimi yapıldı. Adalet Partisi (AP) beni Tek Aday olarak gösterdi.
O yıllarda;
- Kültür Sarayı
- Sanayi Sitesi
- Yüzme Havuzu
- Tuhafiyeciler Sitesi
- Modern Evler
- Belediye Binası
- Halı Sarayı inşa edildi.
O zamanlar kafamda yapılması gereken daha bir yığın proje vardı. Bunlardan biri de Huzurevi idi.
Parkın ortasında bir bina vardı. O bina Tümen’e aitti. Tümen ile pazarlık yaptık. Tümen’in şu an Subay Orduevi olarak kullandığı yeri ben Belediye olarak kamulaştırdım. Kamulaştırdıktan sonra Tümen’e vermeyi teklif ettim. Karşılığında da Tümen’e ait Park içerisinde kalan binayı istedim.
(‘- O zamanki Kara Kuvvetleri Komutanlığı İnşaat Daire Başkanı’nı Yedek Subay olarak Vatani görevimi yaptığım dönemlerden tanıyordum. Kendisi benim Batı Bölgesi İnşaat Daire Başkanım idi.
Rica ettim. Dedim ki, (‘- Isparta’ya yakışır bir Tümen var. Eğitim için gelenler var. Isparta’ya aileleri geliyor. Ancak yeterli Otel yok Isparta’da. Siz burada bir Orduevi yapın. Doğru düzgün bir eser kazansın Isparta. Hem de Subaylar rahat etsin. Kendilerine uygun bir şekilde yaşantılarını sürdürsünler.’)
Şartlar uygun oldu. Takas yapıldı.
Tümen’e ait yapıyı Huzurevi şekline çevirmiş olduk.
Ancak o bina hem şehrin ortasında kalmıştı hem de kifayetsizdi.
Onun üzerine ben Belediye’nin plan ve projesini yaptım. Orada eskilerde Gül Yağı Fabrikası vardı. O Gül Yağı Fabrikası da Gümrük- Tekel Bakanlığı’na aitti. Sahası da ona aitti.
Onunla da arsa takası yapılması gerekiyordu. Şimdiki GÜLBİRLİK Genel Müdürlüğü’nün bulunduğu Yerleşke Belediye’nin idi.
Gümrük- Tekel Bakanlığı bize Belediye’nin şu anki bulunduğu arsayı verdi. Ben de şu an GÜLBİRLİK Genel Müdürlüğü’nün bulunduğu arsayı Gümrük- Tekel Bakanlığı’na verdim.
HALI SARAYI FİKRİ DANİMARKA
GEZİSİ ANINDA ORTAYA ÇIKTI
Belediye olarak bir tarih Danimarka Gezisi düzenlemiştik.
Orada bir yer gördüm. Çok katlı bir yapı bu… Pazar kuruluyor. Alışveriş yapılıyor. Alanın fiziki açıdan çok imkânı var. Güzel, işlevsel bir eser.
Isparta’ya döndükten sonra bu projeyi Isparta’da da hayata geçirebileceğimizi düşündüm.
Halı Sarayı fikri bu şekilde filizlenmiş oldu.
Bu süreç içerisinde zaten anılan takaslar tamamlanmıştı. O dönemler İller Bankası’nın bir inşaat şirketi vardı. Onu Isparta’ya davet ettik. Ankara’dan şirket geldi. Projeyi işte o şirket üstlendi. O iş için de İller Bankası Yönetim Kurulu’nda bir Ispartalı vardı: Naci Ünver
O, bütçeye 1 Lira koydu. Sembolik bir rakam
Ama o sembolik de olsa ödenek konulmasaydı, projeyi yapamıyorduk.
İşin özü o Halı Sarayı ve Belediye Projesi’ne 1 Lira ile başladık.
İnşaata başladık. Demir geldi.
Şöyle bir de detay var: Halı Sarayı, Belediye ve Huzurevi inşaatı aynı anda yürüyor. Huzurevi inşaatını reailize ediyoruz. Halı Sarayı inşaatından biraz demir aldık, Huzurevi’ne götürdük.
Bu da bizim için suç oldu. Onun için de Yargı karşısına çıkarıldık.
Sonuçta her proje Belediye’nin… Ve demirini de süreç içerisinde koyduk.
Hâkim bu konuda bir suç unsuru görmediği için beraat kararı verdi.”
Kişi hayatta iken isminin
bir yere verilmesi yanlış…
O acıyı yaşadım
Belediye Başkanlığı Dönemi bittikten sonra Sema Halı Projesi’ne yoğunlaştım. Benden sonraki Belediye Başkanı, ‘hizmetlerimize karşı’ jest yapmış; ismimizi caddeye vermiş. Niyet güzel, ama doğru değil. Bir kişi hayatta iken isim verilmemeli. Hayatta her şey olur. Ki oldu da.
“İsmimin caddeye verilmesinden haberim, bilgim ve onayım yok
Bilgim olmadan ismim caddeye verilmiş
İsmimin caddeye verilmesinden haberim olsaydı müdahale ederdim
Bir insan öteki dünyaya göçmeden isminin bir yere verilmesi doğru değil
Her şey olabilir ve oldu da
O olayı yapan kişinin ana fikri nedir?
(‘- Ben Isparta’dan Fuat Uyar’ın ismini sileceğim.’)
(‘- Sil dedik..’) (‘- Biz hayır için yaptık. Memleketin gelişmesi için yaptık. İsmim olmuş, olmamış; mühim değil. Tarihe şöyle bir bakın. Kanuni Sultan Süleyman’a bak…
Hayat geçici. Belirli bir süre kalıyor, ondan sonra yok oluyor, gidiyor. Yok olacak bir konuda ısrar etmenin bir manası yok.’)
Ama ben hayatta iken verilen ismimin yine ben hayattayken silinmesi o bana ağır geldi. Onun için mektup yazmıştım. Mahalli gazetelerde yayımlandı. Onu bulup okuyun. Bilinen hikâye anlattım. Baba- Oğul (Vali Hikâyesi)
YARIN:
SON BÖLÜM
- Gölcük Elmalığı’nda Ceviz ve Badem Yetiştirilecekti. Bu ürünlerin işlenmesine dayalı endüstri kurulacaktı. Fuat Uyar, Gölcük Elmalığı’nı o gaye ile satın almıştı.
- İsteseydim ANAVATAN Kurucu Üyesi olurdum. Merhum Turgut Özal çok iyi dostumdu. Davetine üzülerek (‘- hayır’) dedim. Arzu etseydim, Parlamento’ya da girerdim. Ben de (‘ahde vefa’) var. 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’i kıramadım. Doğru Yol Partisi (DYP) içerisinde 2 güçlü grup vardı. 1 grup aleyhime çalıştı. Savaşı kaybettim. Seçim bir savaştır.
- O dönem GÖLTAŞ’a yüzde 10 oranında ortak olduk. Hisseler satılmasa idi; bugün Belediye ihya olurdu.