isparta-ozel-guvenlikisparta-oto-ekspertizisparta-dogus-mutfak
21. Dönem Isparta M.Vekili Zorlu, Beni yasa dışı örgüt kurmaktan yargıladılar!
ISPARTA
G.Tarihi: 20.10.2014 13:43
0
ISPARTA DÜĞÜN SALONLARIisparta-oto-ekspertiz-raporu
Kanal 32 erkanlarında her hafta yayınlanan Hakan Yaman’la hayatın içinden programında konuşan 21. dönem Isparta Milletvekili Mustafa Zorlu arkadaşımız Hakan Yaman’ın sorularını cevaplandırdı. 25 Ağustos 1960 yılında Gelendost’ta doğan Zorlu, 1999 yılında mecliste Isparta’yı temsil ettiği ve cezaevinde kaldığı günlerin perde arkasını  ilk kez anlattı.

Hakan Yaman: Mustafa Zorlu kimdir ?

Mustafa Zorlu: 25 Ağustos 1960 yılında Gelendost da dogdum. İlk okul 3 ü bitirine kadar Gelendost da yaşadım. 3. sınıftan itibare Isparta’ya taşındım. Cumhuriyet ilkokulunu,Gülkent orta okulunu,Şaik lisesini ve Akdeniz üiversitesi Isparta mühendislik fakültesinden mezun oldum. Kısa bir süre serbest çalıştıktan sonra eski adıyla PTT yeni adıyla Türk Telekom’da mühendis,teknik amir ve baş mühedis olarak görev yaptım. 1999 yılında Isparta’ya hizmet etmeye başladım. Millet vekilliği bittiğinde Milleyetçi Hareket Partisi Merkezi Yönetim Kurulu üyesiydim. 2000 den 2006 yılına kadar iki dönem Milletçi Hareket Partisi Merkezi Yönetim Kurulu üyeliği yaptım. Bu görevi sona erince memleketi olan Isparta’ya geri döndüm.

Hakan Yaman:  Biraz ailenizden bahseder misiniz ?

Mustafa Zorlu: Evli ve 3 çocuk babasıyım. Eşimin adı Gülnur,çocuklarından en büyük oğlunun adı Ali Kurtay,kızımın ismi Mukkaddes, en küçük oğlumun Apdu’dur. Ve Allah nasip etti 3 tane nur topu gibi torunum var. Bir tanesinin ismi Mustafa oğlumdan olan Doruk kızımdan olan Çınar.

Hakan Yaman: Mustafa Zorlunun hayat hikayesini dinlerken önce şöyle çocukluğunuza gidelim.Mustafa zorlunun çocukluk yılları nasıl geçti ?

Mustafa Zorlu: Hemen hemen diyebilirim ki hayatımın en güzel yıllarıydı. Dar gelirli bir aileni çocuğuydum. Fakat rahmetlik annem ve babam gerçekte çok güzel bir çocukluk yaşattılar. Allah gani gani rahmet eylesin. Akabinde cennet mekan olsun. Çocukluk yıllarımda Gelendost’da Isparta’ya taşındıkta sonra tabi Gelendost’da babam berberlik yapıyordu. Berber oğluyum yani Isparta’ya taşındıktan sonra ufak çaplı halıcılık ve otel işletmeciliğine başladım. Hayatı öğrendim. Hayatta çalışmanın alın terinin ne olduğunu rahmetlik babam bana çok iyi öğretti. Çoçukluğumda ayakkabı boyacılığı, ciklet,simit,mısır yaşım büyüdüğünde amelelik dahi yaptım. Hayatı ve alın terii hakkının ne olduğunu çocuk yaşta öğrendim.

Hakan Yaman: Siz bu anlattığınızdan anladığım kadarıyla zengin bir hayat rahat bir çocukluk yaşayamadınız?

Mustafa Zorlu: Hayır ama çok mutlu bir aile yapımız vardı. Tabi Gelendost’daki yıllarımızla Isparta’saki yıllarımızı ayırmamız lazım. Isparta’da gelir noktasında Gelendost’dan biraz daha iyiydik. Bu sebeple ailemiz yani istekleriniz oktasında ellerinden gelen her türlü geyreti gösterdiler ve çogunda da bizi mutlu ettiler. Bu imkanlarda yüksek tahsil bile yapabildim. Yani üniversite hayatıma başladıgımda tabiki 80 ihtilalinden sonra. Üniversite 3. Sınıftayken şuanda ki  martı kahvesinin iki yıl işletmeciliğini yaptım. Kendim hem garson olarak hem ocakta hem çalıştım hem okudum.

Hakan Yaman: Çocukken yaramaz mıydınız ?

Mustafa Zorlu: Hayır yaramaz degildim. Mahallede ufak tefek kavgalarınız olmustur. Ama buda çocuklugun verdiği bir şey geelde kavga etmezdim. Siyasi noktadaki ayrımlar başlayınca kavgayla tanıştık.

Hakan Yaman: Eskiden imkanlar çok zordu.Şimdiki çocuklarla kıyasladıgım zaman siz yokluklarla büyüdünüz.Belki bir bisikletiniz bile yoktu? Bir çok çocuğun hayal ettiği şeylere maalesef o dönemlerde ulaşamadınız. Peki ben çok merak ediyorum siz İnşaat Mühendisliğini bitirdiniz küçükken size sorarlar mıydı usta büyüyünce ne olacaksın ?

Mustafa Zorlu: Benim idailimde ki meslek öğretmenlik ve daha sonra ki yıllarda avukatlıkdı. Ama işte o dönemlerde ki siyasi hadiseler, siyasi hareketler ve terör hadiselerinin fazlalıgından dolayı ailem tarafından mecbur olarakta Isparta’da okumama sebep oldu. Hiç istemediğim aklımdan dahi geçmeyen inşaat mühendisliğini tek tercih yaparaktan kazandım. Rahmetli babam siyasi nedenlerden dolayı dışarıda okumama müsaade etmedi. Allah razı olsun yapandan yaptırandan. Tabi ki memleketimizde böyle bir eğitim yuvası olmasaydı öyle bir şekilde okumamız da mümkün değildi. Ama bizim zamanımızda üniversite tek aşamalıydı. 3. kere üniversiteye girdigimde  506 benim toplam puaımdı. Ki o zamanlar 468 de hukuk 472 ilede Ankara siyasal alıyordu. Benim puanlarım bunların çok çok üzerindeydi ama maalesef kader bu Isparta’da inşaat mühendisliğine kaydoldum. Numaram da 801004 dü yani ben 4. Sıradaydım beden önce puanı 1 yada 2 puan fazla olan 3 kişi daha vardı.

Hakan Yaman: Siz uzun yıllar Isparta sporda da görev yaptınız.Sporla bir ilginiz var mı ?

Mustafa Zorlu: Gençlik yıllarımda amatör olarak futbol oynadım.Üniversite yıllarında basketbol, lise yıllarında voleybol oynadım. Hatta lisede güreş takımındaydım. Sporla her zaman bağım vardı. Ama çocuklugumdan beri bir fenerbahçe sevgisi vardı. Yani iyi bir fenerbahçe taraftarıyım.

Hakan Yaman: Üniversite yıllarını bize anlatır mısınız ?

Mustafa Zorlu: Üniversite eğitimim 80 ihtilalinden yani ben ceza evinden çıktıktan sonra başladı. Dolayısıyla o dönemler biraz daha rahattı. Ama 80 öncesinde tabiki çok zordu. Isparta mühendislik fakültesine ben 80 girişliyim. O dönemlerde 4 yıllık olduğu için 6 yılda bitirme şansı vardı. 2 yılımızda bizim kendiliginden kayboldugu için 4 yılda okulumu bitirmek zorundaydım ve bitirdim.

Hakan Yaman: Siz 12 Eylül madurlarındansınız. Ağır cezada yargılandınız ve daha sonra beraat ettiniz. Daha sonra 12 Eylülde yaşadıklarınızı mecliste gündeme getirdiniz. Bir o yıllara dönelim mi ?  12 Eylülde neler yaşandı ? Siz neden yargılandınız ? Daha sonra neler yaşadınız ?

Mustafa Zorlu: Lise yıllarımda ben Isparta’da ilk lise öğretimini görüpte lise tahsili alıpta ceza evine düşen ilktim. 7 kere ceza evine girdim çıktım. Sadece 2. Dönemde 3 günkük 5 günlük 10 günlük, siyasi hadiselerde adınız çıktıktan sonra siz o olayda bulunun yada bulunmayın mutlaka isminiz geçiyordu. 7 kere ceza evine girip çıktıysam bunların 2sinde 3 ünde yokumdur. Aslında olayların dışındayım ama ismim geçtigi için ceza evinede girdim. Liseyi bitirdikten sonra Ülkü Ocakları o zaman ki adıyla Ülkücü Gerçekleri Ülkü Yolu dernegi kapatılıp açılıyordu. Sırasıyla Ülkü Ocakları yönetimi,Ülkücü Gerçeklerinde yönetici,muazip 2. Başkan ve son olarakta ihtilalin olmasına son 6 ay 5 ay kala Ülkü Ocakları başkanı olarak görev yapmaya başladım. İhtilal olduğunda da 13 Eylülde bizim kongremiz vardı. Ama 12 Eylülde ihtilal olduğu için 13 Eylülü göremedik. Resmi olaraktan Ülkü Ocakları başkanlığı yapmadım. İhtilal olduğunda Ülkü Ocakları 2. Başkanıydım. 80 İhtilalin de yargılandım.

Hakan Yaman: Neden Yargılandınız ?

Mustafa Zorlu: O dönemlerde suçlu suçsuz,yaptı yapmadı diye bir şart yoktu. Daha doğrusu göz önüne alınıp dikkat edilmiyordu. Bir çok eziyet ve çileden sonra mahkemeye çıktım. O zaman Atatürk parkının karşısında Asgeri Mahkeme vardı oraya çıktım. Beni yasa dışı örgüt kurmaktan yargıladılar.Yasa dışı yollardan devleti yıkmak, örgüte para taim etmek o zaman 363 e giriyordu ve bununda karşılıgı idamdı. Yani idam cezasından yargılandım. Ben hakim karşısına çıktıgım zaman 20 yaşındaydım. Ben çıkarken duamı ettim. Dedim ki ‘’Allahım Yarabbim 10 yıl ceza ile kurtulursam çok iyi dedim.’’ Neticede idam ile yargılanıyoruz.

Hakimin karşısına geçtim suçlamaları okudu. Söylemek istediginiz  birşey varmı dedi. Hayır yok dedim. O gün ramazanın ilk cumasıydı niyetliydim. Sonra dedim ki komutanım ben konuşmak istiyorum.

Biraz önce korktugum için işkence yapıldığı için konuşmadım. Hakime yaklaştım vücuduma baktı işkence yapılan yerleri görünce geç yerine dedi.

Hakan Yaman: Ceza evide ne kadar kaldınız ?

Mustafa Zorlu: Ben işkenceyi karokolda gördüm. Hakime işkence gördügümü söyledikten sonra hakim ‘’ Peki oğlum bu kadar genç yaşta neden devleti yıkmak için uğraşıyor sunuz ? Neden yasa dışı örgüt üyesisin ?’’ dedi. Bende ‘’ komutanım ben yasa dışı örgüt üyesi degilim. Benim ismim valilikte,emniyette her yerde var. Bu resmi bir dernek ve ben o dernegin üyesiyim,yöneticisiyim. Efendim Kanarya sevenler dernegi neyse Ülkücü geçlikleri dernegide budur ve resmi bir dernektir dedim.’’

Hakim katibe dönüp ‘’doğru mu ?’’ diye sordu. Katip de ‘’doğru efendim ’’ dedi. Beni yargılayanlar beni yasa dışı bir örgüt üyesi olarak yargılıyorlardı. Ama ben yasa dışı degil resmi bir dernegin üyesi ve yöneticisiydim. Öyle olunca her ne kadar asgari savcı tutuklanmamı ve İzmir’e naklimi istese de tahliye edildim. Tahliye edildigimi duydugumda hayatımın ilk dönüm noktasını yaşadım.

Tahliye edilmemem ragmen 15 gün felan beni salmadılar. 15 gün sonra gtahliye edildim. Memlekete döndüğüm zaman yalvaç da bir avukat vardı Gerenus’ta ikamet eden avukatlık yapan. Allah razı olsun çok teşekkür ediyorum kendisine sosyal demokrat görüşlü olmasına rağmen konuyu bildigi için kendisi gelip benden avukatım olmak istedi. Avukatım oldu. Ben ondan sonra öğrendim 363 ün idam cezası olduğunu.

Hakan Yaman: 12 Eylül ihtilali olmadan önce Isparta da gülistan kurtarılmış bölgeydi.Neler yaşadınız o dönemde?

Mustafa Zorlu: Öncelikle şunu belirtmek istiyorum cenabı Allah birdaha hiçkimseye o yılları göstermesin. Güzel yıllar ve dönemler degildi. Ama yapmış olduğum mücadeleden de kesinlikle pişmanlık duymuyorum. Olması ve yapılması gerekiyordu,oldu. Burdaki düşünce şudur bu dönemlerde yapılan mücadele din, vatan, millet ve bayrak noktasında vermiş olduğumuz  bir mücadeleyle hareket ettik.

Yani bizim ana düşüncemiz Türkiye’ye kominizm gelmesi,Türkiye kominizm çizmeleri altında ezilmesi dolayısıyla kutsal bildiğimiz değerler yok olmasın. Bu noktada yapılan bir mücadeleydi. Bu noktada kavga ettik mi ettik. Bu kavgaların çogunda da suçlar eğitim öğretimi engelleme özelliklede üniversitelerde bu şekilde olursa. Yani bıçakla veya silahla yaralma gibi herhangi bir hadise hiçbir zaman olmadı. Yani eğitim özgürlüğünü engelleme noktasında yargıladık. Efendim ailesini çok iyi tanıdığınız insanlarla bile karşı karşıya gelebiliyordunuz. Onu bırakın bir ailenin içinde iki kardeş birbirine karşıt görüşlü oldukları için neredesye düşman kesiliyorlardı. O yıllar öyle bir yıllardı. Onun için diyorum çok insan üzüldü aileler madur oldu,çoğu gençler egitimini yarıda bıraktı. Birçogu yurt dışına gitti.Bir çoguda toprak altına.

Mesela benim üzüldüğüm anlardan biride çocukluk arkadaşım İsmail Eser’in bir bayram ziyareti dönüşünde pusuya kurulup şehit edilmesi beni inanılmaz üzmüştü. Kahrolmuştuk gencecik bir beden 18 yaşında toprağa verilmişti.

Bu mücadelenin mutlaka ve mutlaka yapılması gerekiyordu. Eğer yapılmasaydı şimdi Türkiye bu şekilde olamayacaktı. Oyıllar acımasız yıllar. Çok insanın madur oldu,sakat kaldı,çok insan toprağın altına gitti. Ama o mücadele verilmeseydi belkide Türkiyenin şu anda ki  Cumhuriyet yapısı bu şekilde olmayacaktı.

Hakan Yaman: Siz bir eski siyasetçi olarak ve 12 Eylül darbesini yaşayan biri olarak bugün biliyorsunuz 12 Eylül darbesi artık sorgulanıyor yargılanıyor. Sizce 12 Eylül darbesi gereklimiydi yoksa bu bir askerin bir tasarrufu  mudur ?

Mustafa Zorlu: Bana göre buna sadece askerin veya genal kurmayın tasarrufu olaraktan bakmak yalnış olur. 12 Eylül ihtilali yapıldı evet. Hergün 3,5,10 insan vefaat ediyordu. Bize göre bizim görüşümüzde olan insanlara biz şehit gözü ile bakıyoruz. Diğerlerinide Allah rahmet eylesin. Yapılmış olan oyun mesela biz sol görüşlü arkadaşlarımız tarafından  kapitelist sisteminin bekçisi olarak görünürdük. Ama bizim böyle bir düşüncemiz ve yapımız yok. Aslında bizi  birbirimizi anlayamadık. Daha sonra ki yıllarda bunu araştırdığımız zaman 12 Eylül ihtilalini Amerika Birleşik Devletlerinin yaptırdığı ap açık ortada. Dolayısıyla ihtilal olduğunda hiçkimsenin anasının göz yaşına bakmadılar ve olanlar bu vatanın çocuklarına oldu. Şimdi ki geldiğimiz noktada eğer oturup konuşma imkanına sahip olmuş olsaydık veya o türlü bir mantık olmuş olsaydı o gün yaşananlar yaşanmamış olacaktı. Ama bugünden örnek verelim şuanda ülkemizde 1,2 gün içerisinde vefaat eden insan sayısı sanırım 38 oldu.

Hakan Yaman: Yine Türkiye’nin üzerine yeni bir oyun  mu oynanıyor ?

Mustafa Zorlu: Tabii ki yani 38 insan vefat ediyor bunların içerisinde devlet görevlileri var şehit ediliyorlar. Mücadele eden insanlar efendim yeniden bir düzen istiyorlar. Neye karşı istiyor? Ne için İstiyorlar? Bunu isteten güç ne ? Türkiyenin aynası sayılabilecek ve en yüksek puanıyla girilen okulda ODTÜ de gösteriler yapılıyor. İşte insanlar sokağa çıkıyor karşı görüşlü insanlarda sokağa çıkıyor çatışıyorlar hatta vefat eden insanlar oluyor. Devletin görevlisi huzuru ve birlik beraberliği sağlamak için teftiş yapıyor ve tam bu sırada şehit oluyor. Yani can güvenliğimizi emanet ettiğimiz insanların can güvenliği yok.

Yolda giderken afedersiniz yaralı bir hayvan gördüğümüzde bile ona acıyoruz. Bir insan bir insanı nasıl katledebilir ? Onu bu noktaya getirebilen güç ne ? Arkasında hangi güçler var.  Beyinler nasıl yıkanıyor. Yani Türkiye’nin ortak akılda buluşması gerekiyor. Buda Türkiye’nin Anadolu’nun çok önemli bir corafik yapıda bulunmasından kaynaklanıyor. Bundan dolayı da güçler bizi rahat bırakmıyor.

Bunun içinde devleti idare edenlerin çok akıllı ve mantıklı olması gerekiyor. 

Çok basit bir örnek vereyim bu noktada. Kumarbazlara kumar masasında oturan oynayan insana denir. Oturduğun zaman ya kaybedersin ya da kazanırsın. Ama şöyle bir sözde vardır. Kumarcının kumarcıya borcu yoktur diye. Eğer kumar masasına oturuyorsanız bunu yapacaksınız. Bu masaya oturulmayacaktı pazarlık yapılmayacaktı. Devletin insana verecegi hakları devlet olaraktan verecekti. Bir terör örgütüyle asla masaya oturulup pazarlık yapılmayacaktı. Biz en büyük hatayı burda yaptık.

Hakan Yaman: Peki 12 eylülde karşı karşıya geldiğiniz insanlarla bugun gene sokakta karşılaşıyorsunuz.Yani o geçmişin hesabı kapanmıştır.En azından şimdi birbirinizi görünce kucaklaşıyor musunuz?

Mustafa Zorlu: %95 ile merabalaşıp kucaklaşıyoruz,selamlaşıyoruz. Tabi yıllar sona hala görüşmediğimiz insanlarda var %5 de onların var acaba karşılaşırsak ne olur ? 

Hakan Yaman: Siz uzun zamanlar kamuda görev yaptınız. O dönemlerde değişik siviltoplum örgütlerine de temsilcilik yaptınız bize o günleri anlatır mısınız ?

Mustafa Zorlu: Memuriyet hayatıma başladıktan sonra askerliğimi yaptım.Ben askerliğimi geç yaptım. Askerliğimi 30 yaşındaydım. Zorunlu nedenlerden dolayı geç Yaptım. Çünkü o dönemlerde siyasi hadiselerden dolayı sicili bozuk olanları askere gittiği zaman ahsemelikten erliğe dönüştürülebiliyordu. Bu yüzden Bakaya gidip 8 ay er olaraktan Sivasta askerliğimi yaptım. Askere gitmeden önce PTT ye başladım eski adıyla.  94 yılından itibarende Türkiyede sendikacılık hareketleri başladı. Bu dönemde Isparta’ PTT çalışanlarının oluşturduğu bir sendikaydı. Bu sendikanın başkanlığını yaptım ve ilk komisyon il temsilciisiydim. Aynı zamanda da o zaman Ülkü Ocakları başkanıydım. Bu dönemde arkadaşlarımız benim haberim olmadan  beni Isparta spor yönetimine yazıyorlar. Ben Ocakta oturuyorum işte dediler hayırlı olsun. Dedim neye hayırlı olsun. Abi Isparta sporda sen yönetici oldun. Ya dedim yapmayın nereden çıktı bu. Başkanda Kuddisi beydi. 1 ay yada 2 ay sonra  Kuddisi bey başkanlıktan istifa etti. Tabiri caizse biz dolayısıyla başkanlığı kucamızda bulduk. İki yıl kulüp başkanlığı yaptım. Ama şampiyonu oynadık. O zaman ki adıyla Keçiören diye geçiyor şimdiki adıyla Ankaraspor Melih Gökçek Keçiören Belediye Başkanıydı oda oranın kulüp başkanıydı. Siyasi madde de ve maddi güçte çok zordu yani. Buna rağmen 3. Olduk. Keçiören bizim önümüzden de şampiyon oldu. İkinci dönemde öyle geçti. Ama şunu söyleyebilirim yönetici olan arkadaşlarımızın dışında sahip çıkmadığı bir dönemde sporcularla şampiyonluğu oynadık. Siyasi noktada ki destek olmaması, maddi imkanların olmaması, reklam gelirlerinin olmaması reklam gelirini bırakın grup başkan döneminde stad başkan gelirlerine bile el koymuştu. Gelen hakemlerin parasını kendi cebimizden veriyorduk.

Hakan Yaman: Sizin Milletvekili olmanızda  aktif siyasete girmenizde kulüp başkanlığının bir artısı oldu mu ? Özellikle tanınırlık noktasında ?

Mustafa Zorlu: Ama ben şimdiye kadar yapmış olduğum bütün görevleri gençlik yıllarımda yada daha sonra olsun Isparta spor klüp başkanlığı olsun Ülkü Ocaklar başkanlığı olsun hiçbir zaman ben bu görevlerimi yaparken ilerde bana şu faydası olur diye hiçbir zaman aklıma gelmedi. Ama mutlaka tanınırlık noktasında bir katkısı olmuştur.

Hakan Yaman: Millet Vekili olmaya nasıl karar verdiniz ?

Mustafa Zorlu: 94 yılında Süleyman Demirel’in Cumhur başkanı olmasından sonra Türkiye genelinde bir ara seçimler olacaktı. Bunlardan biride Isparta’ydı. Isparta’yı MHP aday gösteremiyordu.

Arkadaşlarım yanıma geldi ve aday olmamı istediler. Benim böyle bir düşüncem yok ayrıca çokta erken olduğunu düşünüyordum. Çok ısrar ettiler. Bende tek bir şartla bu adaylıgı kabul ederim. Tekrar gelmeye söz verirseniz bende aday olurum dedim. Yani bir nevi köprü vazifesi gördüm. Bu şartlar altında aday oldum. Daha sonra MHP nin seçimlere girmeyecegi açıklandı bende 6-7 ay kadar memuriyetten uzak kaldım. Ama ben yinede Isparta belediye başkanlığını düşünüyordum. Ama arkadaşlarımız kesinlikle olmaz dediler. Biz seni Milletvekili olarak görmek istiyoruz olmaz dediler. Bende çevremin ve arkadaşlarımın baskısıyla Milletvekilliğine aday adayı oldum. 9 Tane aday adayı vardı.Ben birinci olmuşum. 1999 yılında Bizde ön seçim yapıldı. 70 oy kadar da fark atmıştım. Ve o sıralama bozulmadan genel merkezde onaylandı. Zaten beş millet vekili vardı daha sonra dörde düştü. Dört Milletvekili vardı birinci Milletvekili partisi olduğumuz için toplam 63 bin küsür oy aldık. Dolayısıyla bu oy bizi Isparta’da birinci parti yaptı. Birinci parti olduğumuz içinde dört millet vekilinin yarısını aldık. İki Milletvekili olaraktan Isparta’yı TBMM Isparta’yı temsil ettik. Rahmetli Osman Gazi Aksoy’la beraber Isparta’yı TBMM ‘ de temsil ettik.

Seçimler yapıldı seçimler yapıldıktan sonra Cumhur Başkanımız Süleyman Demirel DSP birinci parti olarak çıktığı  için kanun geregi hükümeti kurma  yetkisi Ecevite verildi. Bu arada hükümet kurma çalışmaları başladı. Sıkıntılı bir süreçten sonra DSP,MHP,ANAP kualisyonu kuruldu.

Kendimize bağlı olan bakanlarda isteklerimizi daha çabuk yerine getirte biliyorduk. Ama diger bakanlıklarda da öncelikle Cumhurbaşkanımızın Isparta’lı olmasının çok fazla avantajını gördük. Karakter olaraktan yapı olaraktan meclisten bizi tanıyınca kişisel dostluklar oluşmaya başladı bu dostluklar sayesinde de diğer bakanlıklarda birçok iş yaptırmışımdır.

Hakan Yaman: Sizin döneminizde ki dört milletvekilimizden bir tanesi Erkal Mumcu’ydu birtanesi de Ramazan Gül’dü çok uyumlu bir Isparta Milletvekilliği vardı.

Mustafa Zorlu: Hiçbir zaman ne siyasi birlik farklılıgı nede iktidar farklılığı zaten dört millet vekili vardı. Bunun üç tanesi iktardandı iki tanesi rahmetli Osman Gazi bey ile ben ve Erkal bey bir Ramazan Gül bey vardı dışarıda ama hiç bir zaman  ben kendi adıma konuşuyorum ramazan beyin herhangi bir istegi talebi olduğunda  beni rahatlıkla araya biliyorde ve bende hiçbir zaman geri çevirmemişimdir.

Hakan Yaman: Üç buçuk yıl Milletvekilliği yaptınız yani neler yaptınız kısacık bahseder misiniz ? Isparta’ya hengi eserleri kazandırdınız ?

Mustafa Zorlu: Isparta’ya şuanda ki emniyet sarayının ihalesini bizim zamanımızda yaptırdık, Eğirdir çit yolunu bitiridik. Isparta merkez belediyesi olmak üzere Uluborlu, Şarkaraağaç, Sarıidris, Gelendost belediyelerini afet kapsamına soktuk. Mali noktada yapılabilecek yatırımlar yapıldı. Biz üç buçuk yıl kadar milletvekilliği yaptık. Şunu iddia edebilirim ki genel bütçeden ve karma bütçeden gelen para şuana kadar tek başına gelen 12 yıllık miktardan çok daha fazladır. Bunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Hakan Yaman: Rahmetli Gazi Osman beyle birlikte çalıştınız.Zaman zaman ters düştügünüz anlar oldu mu ?

Mustafa Zorlu: Tabii ki siyasette oluyor bunlar ama bizim ters düşmemiz Isparya’ya yapılacak olan yatırımlada herhangi bir şekilde ters düşme söz konusu dahi olmazdı. Bu her siyaset partide olduğu gibi atamalarda Devlet memurluğuna getirilecek müdürlerde, amirlerde vs. Olmuştur. Ama kamaoyuna yansıyacak şekilde değil. Mesela Isparta Devlet Hastanesi baş hekimliği konusunda bir tartışmamız olmuştu. Ben Erdoğan beyi çok seviyordum gerçekten de çok iyi hizmet ediyordu. Isparta’da baş hekimlik gündeme geldi. Ben dedim ki değişiklige gerek yok iyide hizmet veriyor devam edelim. Sırf değiştirmek için degiştirmeyelim. Neticede il başkanımız rahmetli Osman Gazi bey il yöneticilerini toplamış ve bir karar almış Isparta devlet hastanesi baş hekiminin degişmedi ve Levent beyin atanması konusunda. Ben imza atmadım. Ben imza atmayınca da o zaman ki sağlık bakanımız da atama yapamıyor. Neticede bana geldi dedi ki yeter artık vallaha bunaldım il başkanlarımız bana rahat vermiyor bana müsade et dedi. Bende abi atayabilirsin ata ama ben imza atmam dedim. Genel başkan soracak olursa birsey demiycem dedim. Neticede efendim imzan olmadan atamasına rıza gösterdim. Bir seneye yakın görev yaptım daha sonra bir takım sebeplerden dolayı görevden alınması gerekiyordu alındı. Semih bey çok zor şartlar altında baş hekimliği kabul etti. Daha sonra Levent bey bölge idari mahkemesine gitti ve kazandı tekrar alındı. En sonunda Semih bey ben yapamayacağım gidiyorum dedi kendisine müsade ettik gitti. Ama Osman Gazi bey ban hiçbirgün illa Levent gelsin demedi.

Aramızda da öyle bir kırgınlık veya tatsızlık yoktu. Ama bu kamaoyuna böyle yansıtıldı.

Hakan Yaman: Sizin Osman Gazi Aksoy’u kaybettiğiniz güne geri dönelim. İlk haberi kimden nasıl aldınız ve o an kandinizi nasıl hissettiniz ?

Mustafa Zorlu: İlk haberi kimin verdigini hatırlamıyorum. Osman Gazi bey kaza yapmış arabada kalp krizi geçirmiş dendi bir tuhaf oldum. Hemen yola çıktık yolda vefaat haberini aldık ve çok etkilendim.

İyi günlerimizde oldu kötü günlerimizde. Gerçekten çok etkilendim cenaze merasimi sırasında ikimizin fotografı elime geçince zaten zor tutuyordum kendimi tutamadım. Allah tekrardan rahmet eylesin.

Hakan Yaman: En büyük hayaliniz neydi ? Gerçekleştirdiniz mi ? Yada şunuda yapacağım dediğiniz başka bir hayaliniz var mıydı ?

Mustafa Zorlu: İnsanlara hizmet etmeyi çok seviyorum, en büyük hayalimde buydu. Daha sonra bu milletime ve ülkeme hizmet etme noktasına vesile oldu. Bu noktada uğraş verdim. Ama hayalimi tam anlamıyla gerçekleştidim mi  ? Hayır gerçekleştirmedim.hala içimde ukde var.

Hakan Yaman: Siz gençliğinizi siyasete adamış bir kişi olarak çocuklarınızın siyasete girmesini istediniz mi ?Onların böyle bir talepleri varmı ?

Mustafa Zorlu: Yani böyle birşey isterlerse asla engel olmam. En küçük oğlumda Ülkü Ocaklarına gidip geliyor.

Hakan Yaman: Siyaset size ne kazandırdı ? Ne kaybettirdi ? Bazen pişmanlık duyduğunuz anlar oluyor mu ?

Mustafa Zorlu: Bana siyaset erken yaşlarda şahsiyet ve karakter kazandırdı. Ülkü Ocakları başkanlığı örnek olma davranışını gerektirdiginden dolayı çok küçük yaşlarda topluma örnek olma konusunda hasıl ettirdi. Buda bizim şahsiyetimizi,karekterimizi,toplum içinde nasıl davranmamız gerektiğini,büyükler ve küçüklere nasıl davranılır. Ülke, devlet ve memleket meselelerine nasıl bakılır,bunları bize çok erken yaşta öğretti.

Hakan Yaman: Siyasette vefa duygusu yoktur.Ama size vefasızlık yapıldığını düşünüyor musunuz ?Sizin söz veripte gerçekleştiremediğiniz şeyler varmı ?

Mustafa Zorlu: Söz verip yapamadığım bir  ya da iki mesele vardır. Oda atamalar noktasındadır. Birde hizmet noktasında Keçiborlu belediyesinn afet kapsamına girilmesini çok istiyordum. Keçiborlu belediye başkanımızın çok uğraştım hatta Cumhurbaşkanlığı makamına kadar gitti. Ama malesef Cumhurbaşkanlığını çizdim. O bir ukde olaraktan içimde kaldı. Siyasette vefa konusuna gelince Hakan Bey gerçekten siyasette vefa yok.

Hakan Yaman: Herkesin hayatında bir kırılma noktası vardır.Sizin 2 tane vardı.Bir tanesini anlattınız 12 Eylülde yaşanan olaylar.Siz çok büyük bir rahatsızlık geçirdiniz.Belkide hayatınızda ölümle kalım arasında ki bir noktaydı.Nasıl oldu bizimle paylaşır mısınız ?

Mustafa Zorlu: 2009 mali seçimlerinde mesela ben pazarlara çıkarım evin ihtiyaçlarını karşılamak için orda bir keresinde benim başım dönmüştü düşme noktasına gelmiştim. Yusuf Ziya Günaydın bey Belediye Başkanlığına aday oldu , tanıtımı vardı. Osman Durmuş beyi getirmiştik eski salık bakanımız. Benim midem sürekli bulanıyordu bu durumu Osman abi farketti. Bende doktora gittim.

Üşütmüssün dedi ve serum verdiler. Sabah tekrar istifra ile uyandım. Devlet hastanesine gittigimizde emar çekildi ve beynimde tümör bulundu 7.5 cm lik bir tümör olduğu ortaya çıktı. O günler iyi günler degildi. 7.5 cm lik tümör var ve biz bunun iyi huylu mu kötü huylumu oldugunu bilmiyoruz. Biz ailecek çok etkilenmiştik. Duyan herkes geldi. Biz apar topar Ankara’ya gittik. Gazi üniversitesinde ameliyat oldum. Beni sağlıgıma kavuşturanlardan Allah razı olsun. Biyopsi neticesi gelinceye kadar resmen akla karayı seçtik. Biyopsi sonucunda iyi huylu olduğunu ve üçüncü seviyeden kendini yenileye bildiğini ögrendik. Doktorlar ameliyattan bir hafta on gün sonra ışın tedavisine soktular. Bir buçuk iki ay kadar tedavi devam etti Cenabı Allah’ a hamd olsun ki sağlıgıma kavuştum. Burda ki önemli nokta şu ben 25 ağustos’ta bir cuma vakti dünyaya gelmişim yani ezanla sela arasında. Beni ameliyathaneye almaya geldiklerinde yine bir Cuma günüydü ve sela verilmeye başlanmıştı. Buda beni çok etkilemişti.

Hakan Yaman: Müzikle aranız nasıl ? Ne tür müzikler dinlersiniz ? Sizi anlatan bir şarkı varmı ?

Mustafa Zorlu: Müzigi severim. Hemen hemen her türlü müzik severim. Ama genelde türk halk müzigi,türk sanat müzigi ve arebesk dinlerim. Gençlik  yıllarımda iyi bir Ferdi Tayfur hayranıydım. Beni en iyi anlatan şarkılardan bir tanesi Güllü’nün bir şarkısı var ‘’ağlamam ondan’’ diye o şarkıyı çok severim.

Hakan Yaman: Boş zamanlarınızı nasıl degerlendirirsiniz ?

Mustafa Zorlu: Millet vekilliginden sonra merkezi yönetim kurulu üyeliğim devam ederken Antalya’da  bir inşaat işine girdik ve dolandırıldık. Maddi  yönden çok kötü bir duruma düştüm. Aile yapımız güçlü olunca atlatma yapısındayız. Oğlum 30 yaşında olmasına rağmen önünde işi yoktu,maddi durumlarıda yani imkanları yoktu bir iş kuramadı. Bu noktada kapımızı çalanda olmadı. Uğraşanlarında iyi niyetli ugraştıklarını sanmıyorum ama bir iki kişi hariç. Mimar sinan caddesinde Allah nasip etti kebap ve ızgara salonu açtık. Oğlumu da bir iş sahibi yaptık. 24 saat açık Isparta halkına hizmet veriyoruz.

Gündüzleri kendim duruyorum geceleri oğlum duruyor ve esnaflık yapıyorum. Hiçbir zaman halkın dışına çıkmadım. Ben Isparta’lıyım ve memleketimle gurur duyuyorum. Milletvekilligim öncesinde de sonrasında da ben Isparta’dan kopmadım kopamamda. Karıca kadarınca memleketime hizmet ettim. Bu güne kadar yüz kızartıcı hiçbirşey yaşamadım yaşamamda. Önemli olan bu noktada şudur ; bir kişi vicdanıyla her zaman baş başadır kafasını yastıga koyduugunda vicdanı kendisini rahatsız ederse kafasını yastıga koyupta o insan uyuyamaz. Benim öyle bir sıkıntım yok. Başım açık ,alnım dik caddelerde ve sokaklarda yürüyorum.

Hakan Yaman: Son olarak kamaoyuna ve gençlere neler söylemek istersiniz ?

Mustafa Zorlu: Cenabı Allah mükafat olaraktan cenneti,ceza olaraktanda cehennemi yaratmış. Peygamberler göndermiş bu cezaları kullarıma hatırlatın diye. Gerçekten bu vatan ve ülke toprakları bir cennet kıymetini bilenlere. Bu ülkeye millete, devlete, sahip çıkacak gençlerdir. Hoşgörü içerisine devletini vatanını seven insanların sevmeyenlerinde sevmesi şartıyla mutlaka bu vatanı ve insanları sevsinler. Dışardaki ülkelerin devletlerin yaşanış biçimlerine bakıp bu  ülke hakkında karar vermesimler. Çünkü bu ülke genç ve üzerinde çok oyun oynanan bir ülke. Sahip çıksınlar.
Yorumlar0
Onay Bekleyenler0
Dikkat! Yazılan yorumlar hiçbir şekilde sitenin görüş ve düşüncelerini yansıtmamaktadır. Yorumlar, yazan kişiyi bağlayıcı niteliktedir.